Marina Abramovic ve Rhythm 0
Sınırları Olmayan Bir Ayna
Marina Abramovic’in sanat dünyasındaki etkileyici varlığı, sadece icra ettiği çarpıcı performanslarla değil, aynı zamanda saklı kalmış yönleriyle de büyük ilgi uyandırdı. Sanatçının adı genellikle provokatif eserleri ve izleyiciyle etkileşimiyle anılırken, onun komplo teorileriyle çevrili hikayesi, insani yardım çalışmalarına olan katkısı ve özel yaşamındaki tuhaf detaylar gibi daha az bilinen yönleri de oldukça merak uyandırıcı. Bu detaylar, Abramovic’in sanat anlayışını ve düşünsel derinliğini daha geniş bir perspektiften anlamamıza olanak tanıyor. Bu yazımızda, ünlü sanatçı Marina Abramovic ve 0 Rhythm O performansını sizin için bir araya getirdik.
Marina Abramovic Kimdir ?
Marina Abramovic, çağdaş sanatın öncülerinden biri olarak kabul edilen Sırp kökenli bir sanatçı. 30 Kasım 1946 tarihinde doğan Abramovic, sanat kariyeri boyunca performans sanatının sınırlarını zorladı ve izleyicilerle benzersiz bir etkileşim kurdu. Sanatını bedenini ve zihinsel durumunu kullanarak ifade etmeyi amaçlayan Abramovic, genellikle sınırları aşan, provokatif ve duygusal eserlerle tanınıyor.
Marina Abramović, Belgrad’da doğdu ve büyüdü. Genç yaşlardan itibaren sanata ilgi duydu ve Belgrad Sanat Akademisi’nde resim ve seramik eğitimi aldı. Bu dönemde, geleneksel sanat disiplinlerini sorgulamaya ve bedenin potansiyellerini keşfetmeye başladı. 1970’lerde performans sanatına yöneldi ve bedenini en önemli aracı olarak kullanmaya başladı. Sanat hayatı boyunca kişisel deneyimlerini ve ilişkilerini eserlerine yansıtma çabası daima belirgin bir rol oynadı.
Varoluşsal sanatın öncülerinden biridir, Abramovic. Onun sanat anlayışı, bedenin deneyimlenen bir araç olarak kullanılmasını vurgular. Bedeni açığa çıkararak, izleyiciyle duygusal ve fiziksel bir bağ kurarak onları eserin bir parçası haline getirir. Zamanın etkisini anlamaya çalışırken, izleyicileriyle içsel bir bağlantı kurmaya odaklanır. Bedenin sınırlarını ve zayıflıklarını keşfederek insan deneyiminin derinliklerine iner.

Ritim 0
1974 yılında Napoli’de gerçekleşen Ritim 0, sadece performans sanatının değil aynı zamanda insan doğasına dair de unutulmaz bir deney olarak tarihe geçti. Marina Abramovic, sanat tarihine kazınan bu performansında yalnızca kendi bedeniyle değil, izleyicinin karanlıkta kalan yönleriyle de hesaplaştı. Yalnızca izlenmeye değil, yönlendirilmeye, değiştirmeye, hatta parçalanmaya açık bir sanatçının varlığına dönüştü. (bkz: RHYTHM 0: A SLIDE SHOW )
Performansın çerçevesi, neredeyse deneysel bir sadelikle belirlendi. Sanatçı hareketsiz duracak, izleyiciler ise önlerine serilmiş 72 nesneyle ona istedikleri her şeyi yapabileceklerdi. Masada üzüm, tüy, parfüm gibi zararsız objeler olduğu kadar çivi, makas, bıçak, kırbaç ve bir kurşunla birlikte bir silah da vardı. İzleyicilere “Ben nesneyim. Sorumluluk size ait,” diyerek yalnızca kendi bedenini değil, etik sınırları da teslim etmişti. Bu performansta Marina Abramovic, bedeninin fiziksel ve zihinsel sınırlarını keşfetmeyi amaçladı. Bu süreçte acıya, yorgunluğa ve tehlikeye dayanarak, duygusal ve ruhsal bir dönüşümün sınırlarını araştırdı.

İlk dakikalarda insanlar temkinliydi. Sanatçının saçına dokunmak, çiçek vermek gibi zararsız eylemlerle sınırlı kaldılar. Fakat zaman ilerledikçe durum değişti. Sorumluluk bulanıklaştı, kalabalığın kolektif psikolojisi ağırlaştı. Abramovic’in kıyafetleri kesildi, cildi çizildi, kurşun silaha yerleştirilip başına doğrultuldu. Duruşu hiç değişmeyen sanatçının sessizliği, saldırganlık için bir davete dönüştü. Fiziksel şiddet, psikolojik zorbalık, cinsel taciz… Tüm bu eylemler yalnızca birkaç saat içinde, toplumun sıradan üyeleri tarafından gerçekleşti.

Biraz evvel o güzel gözler ile bakan insanlar şimdi adeta avlanan vahşi bir kurt gibi Marina’ya yaklaşıyordu. İçlerindeki şiddet eğiliminin nasıl değiştiğini ve Abramović’in bu şiddete rağmen gözlerinden yaşlar gelmesine karşın performansa devam etmesini izlerken, bu performansın amacının insanlığımızı sorgulatmak ve insanlara izin verildiğinde ne denli zarar verebileceklerini göstermek olduğu ortaya çıkıyor.
“Seyircinin Karardığı Yer”
Ama performansın en çarpıcı kısmı sonrasındaydı. Altı saatlik sürenin sonunda Marina yürümeye başladığında, izleyiciler onunla göz göze gelmekten kaçındı. Bir anda özneleşen sanatçı, izleyicinin şiddet karşısındaki suç ortaklığını açığa çıkardı. Az önce ona dokunan eller, şimdi ellerini kaçırıyor; cesaret gösterisi olarak yapılan eylemler, birer utanç izine dönüşüyordu. Anonimliğin sağladığı sorumsuzluk ortadan kalkınca, insanlar yaptıklarıyla yüzleşemeyip hızla dağıldı.
Bu performans; kadın bedeni, güç ilişkileri, izleyici ahlakı, şiddetin doğası ve sanatın sınırları üzerine derin ve rahatsız edici sorular bıraktı. Abramovic’in amacı yalnızca bedenini ortaya koymak ya da sınırları zorlamak değildi. Görmek istediği şey, toplumun içindeki bastırılmış dürtülerin, anonimlik ve cezasızlık ortamında nasıl açığa çıktığıydı. O, izleyicinin pasif bir gözlemci olmadığını, şartlar oluştuğunda nasıl aktif bir fail hâline gelebileceğini göstermek istiyordu. Ve ne yazık ki seyircinin çoğunluğu, bu çağrıya şefkat ya da empatiyle değil, iktidar ve denetim arzusuyla karşılık verdi.

Abramovic, performansı daha sonra şu sözlerle değerlendirmiştir: “Şunu öğrendim ki eğer her şeyi izleyiciye bırakırsanız, sizi öldürebilirler. Kendimi gerçekten ihlal edilmiş hissettim. Giysilerimi kestiler, karın bölgeme gül dikenleri batırdılar, bir kişi tabancayı başıma doğrulttu, bir diğeri ise silahı ondan aldı. Ortam saldırgan bir hâl aldı. Tam olarak planlandığı gibi, 6 saatin sonunda ayağa kalkıp izleyicilere doğru yürümeye başladım. Herkes uzaklaştı, gerçek bir yüzleşmeden kaçmak için.”
“Ritim 0”, yalnızca insanın karanlık yanına değil, o karanlığın ne kadar kolay tetiklenebileceğine de ayna tuttu. Ve bu aynadan yansıyan şey, yalnızca sanatın değil, insanlığın da acı veren bir sınavıydı.