top of page

Işıklar Şehri Paris’te Caz

  • Yazarın fotoğrafı: Loft Caz
    Loft Caz
  • 11 dakika önce
  • 4 dakikada okunur

Işıklar Şehri Paris’te Caz

Hem Fransa’nın hem de sanatın ve her türlü kültürel faaliyetin de başkenti olan Paris ayrıca dünyanın sayılı caz merkezlerinden birisidir de… Işıklar Şehri, caz müziğinin I. Dünya Savaşını takip eden dünyaya açılım yıllarında bu türün Avrupa’daki en önemli şehirlerinden biri olmuştur. Diğer tüm sanat dallarında olduğu gibi yıllar içerisinde bu özelliğini daha da arttırarak dünya caz sahnesinin en önemli şehirlerinden biri haline gelmiştir. 


Caz Amerika’da doğmuş olabilir ama onu bir sanat formu olarak ilk kucaklayan şehir Paris oldu. Savaştan bıkmış ve eğlenceye aç olan Parisliler, 1920'lerde ve 1930'larda kendilerine oldukça egzotik gelen bu müzik türünü hemen bağırlarına bastılar. Müzisyenler, yazarlar, avangart sanatçılar ve tabii şehrin elit tabakası caz kulüplerinde ve kabarelerde bir araya geldiler ve bu yeni müzik türü ile coşkulu vakitler geçirdiler. Caz geliştikçe diğer sanat formlarındaki modern akımlarla ilişkilendirildi ve 20. yüzyılın müziği olarak kabul edildi. Paris de bu dönemde cazın ve cazcıların beşiği haline geldi.


Paris, I. Dünya Savaşı sırasında Avrupa'da çalan Amerikan asker bandoları sayesinde caz ile tanışmıştı. Fransa, Harlem Rönesans’ından ilham alan birçok siyahi Amerikalı müzisyene kendi ülkelerinde yaşadıkları ırksal sorunlardan kaçış ve özgürlük sunuyordu; bu sayede de dönemin önemli isimlerini kendine çekmeyi becerdi; Josephine Baker, Cole Porter, Sidney Bechet, Coleman Hawkins ve Benny Carter gibi isimler Paris caz sahnesinde boy göstermeye başladı. Zamanın efsanevi Paris kulüplerinde müzik, dinleyicilerine yepyeni boyutlar açıyordu…


Ama maalesef sırada ikinci büyük savaş vardı. Nazi Almanya’sının yükselişi Avrupa’nın neredeyse her yerinde hissediliyor, insanların korktuğu şey yavaş yavaş şekillenmeye başlıyordu.Fransa’nın da bu illetten nasibini alması çok geç olmadı, Nazi Almanya’sı tarafından işgal edildi ve muhtemelen tarihteki en sevimsiz dönemini yaşadı. Ancak bu yıllarda ile caz ile ilişkisini hiç koparmadı, sadece yer üstünden yer altına transfer etti…


Savaştan sonra çok farklı bir moral ile tekrar ayağa kalkan Fransa, müziğe ve sanata her zamankinden daha da fazla önem vererek günümüz dünyasının en saygın ülkelerinden biri haline geldi.

Caz kulüpleri denince akla haliyle ilk olarak New York gelir. Ancak Paris de bu konuda hiç geri kalmaz ve hepsi birbirinden ilginç ve özgün sayısız caz kulübüne ev sahipliği yapar. Şimdi gelin hep birlikte ufak bir Paris caz turuna çıkalım, kapılardan içerilere süzülüp son derece eklektik Paris caz sahnesine bir göz atıp, kulak kabartalım.


Paris’in gerçek anlamda ilk caz kulübünü bir Amerikalı’nın kurmuş olması çok yadırganacak bir şey değildir. Ada “Bricktop” Smith, 1924 yılında geldiği Paris’e aşık olur ve burada kalmaya karar verdikten sonra 1926 yılında bir caz kulübü açar. “Chez Bricktop” kısa zamanda çok popüler olur ve dönemin ünlü isimlerini çekmeye başlar. Kulüpte kendinin yanı sıra Cole Porter, Mabel Mercer gibi müzisyenler sahne alır, daha ileriki yıllarda Duke Ellington, Cab Calloway ve Lionel Hampton gibi devlere de ev sahipliği yapar. Bir hikayede de John Steinbeck’in kulüpteki uygunsuz davranışları yüzünden yaka paça dışarı atıldığı anlatılır. “Bricktop”ın devrik Mısır kralı Faruk ile kulüpte tanışıp bir aşk yaşadığı da rivayetler arasındadır. 1961 yılına dek faal olan mekan, “artık yaşlandım” diyen sahibi tarafından kapatılır.

Gene aynı yıllarda belki de bazı kaynaklara göre Paris’in ilk caz kulübü olarak adlandırılan “Le Bal Blomet” Montparnasse bölgesinde Rue Blomet üzerinde açılır. Antiller’den gelen bir şarap tüccarının deposunu 1924 yılında kulübe dönüştürmesi ile başlayan macera halen devam etmekte olup mekan neredeyse her akşam canlı konserlere ev sahipliği yapmaktadır.


Halen faaliyette olan başka bir önemli mekan “Le Caveau de la Huchette”, 16. Yüzyıldan kalma bir binanın 1949 yılında caz kulübüne dönüştürülmesi ile Paris caz sahnesinde yerini almış ve şehrin en tanınan yerlerinden biri haline gelmiştir. La La Land de dahil olmak üzere birçok filmdede sık sık karşımıza çıkan kulüp, Count Basie, Sidney Bechet, Art Blakey ve Lionel Hamptongibi dev isimleri ağırlamış ve hatta Liverpool’da açılan ve Beatles’ın ilk yıllarında sıklıkla sahne aldığı “The Cavern Club”a da ilham olmuştur.


Savaştan hemen sonra ve Paris’in kurtuluşunu takip eden dönemde açılan “Le Tabou”, JulietteGreco ve Boris Vian’ın performansları ile bir anda parlamış fakat kalıcı olamadan kapılarını kapatmıştır. Boris Vian bu arada boş durmamış ve kendi kulübü olan “Club St. Germain”i 1947 yılında hizmete sokmuştur ki bu kulüp daha sonraki yıllarda Paris’in belki de en fazla bilinen caz kulübü olan “Bilboquet”ye dönüşecektir. Caz dünyasında isim yapmış müzisyenlerin neredeyse tamamı “Le Bilboquet”de sahne almış, gerek Parisli caz severlere gerek de dünyanın her yerinden şehri ziyarete gelen turistlere unutulmaz anlar yaşatmışlardır. Maalesef bu şahane mekan da 2000’li yılların ortalarında kapanmıştır.


Peki şu anda Paris’te gözde olan caz kulüpleri nereleri diye sorarsanız, sanırım “Duc DesLombards” ve gene aynı sokak üzerindeki “Sunset/Sunside” ilk akıllara gelecek olanlardır. “Sunset/Sunside” 1982 yılından beri hizmet vermekte olup 2001 yılında bir değişikliğe giderek restoran bölümünü kapatıp yerine “Sunside”ı açmış ve bu sayede aynı mekanda iki farklı kulüp formatına dönmüştür. “Sunset” daha çok elektrik caza odaklanırken, “Sunside” genelde akustik performanslara yer vermektedir. Yan yana iki farklı ve hemen hemen her gece sahnesi dolu, dinleyicisi dolu iki caz mabedi… Bu iki kulübün hemen ilerisinde yer alan “Duc Des Lombards” da günümüz Paris’inin iyi caz kulüplerinden biri olarak dikkat çeker. 80’lerin başında kurulan kulübün beş temel ilkesi vardır. Çok iyi bir piyano bulundurması, açık fikirli bir işletmeciye sahip olması, gerçekten caz dinlemeye gelen bir müşteri kitlesine hitap etmesi, kulüpte çalan veya kendi çaldıkları yerlerden gelen cazcılara “jam session” imkanları sunması ve dinleyicilere yakınlık… Basit ama etkili beş ilke… Haftanın altı günü açık bu kulüp her hece iki oturum ile senede birbirinden değerli üçyüz konsere ev sahipliği yapmaktadır. Kanımca Paris ziyaretlerinde es geçilmemesi gereken bir caz mekanıdır.


Diğer bir önemli kulüp de Etoile bölgesindeki Meridien otelinin içinde bulunan caz kulübüdür. Bu kulüp, kırk yıldır Paris'in caz sahnesinde efsanevi bir statüye sahiptir. Cab Calloway, BB King ve Lionel Hampton gibi pek çok caz ve blues efsanesinin sahne aldığı mekan yakın zamanda yenilenmiş ve daha modern bir hal almıştır. Art-deco tasarımı, zarif aydınlatması ve duvarlarındaki Paris göndermeleri ile keyifli kulüplerin başında gelir.


10. mahalledeki New Morning ise kendine has havası ve egzotik atmosferi olan başka bir kulüptür. 1981'de açılan ve  Chet Baker, Dizzy Gillespie, Stan Getz ve Dexter Gordon gibi efsaneleri ağırlayan kulüp ayrıca Prince’in Paris'te en sevdiğim yer dediği ve birçok kez konsersonrası sürpriz yapmak için geri döndüğü oldukça ilginç havası olan bir mekandır. Kulübün içi bir garajı andırır, rahat veya şık bir yanı yoktur ama sahnenin etrafında toplanan seyirciler özel bir ambiyans yaratırlar. Paris’e yapılacak bir caz seyahatinin olmazsa olmaz kurumlarındandır.


Kendisini Avrupa'nın caz başkenti olarak adlandıran Paris, hareketli cazsahnesiyle her zaman dikkat çekmeyi bilmiş bir şehirdir. Zamana meydan okuyan ünlü kulüplerinden, tarihi mahallelerinde her an karşınıza çıkabilecek müzikal aktivitelere kadar müzik tutkunlarına unutulmaz bir deneyim sunar. Geleneksel cazdan, avangarda kadar çok çeşitli caz tarzlarını keşfederken kendinizi duygulu melodilere ve büyüleyici performanslara kaptırabileceğiniz büyüleyici bir şehirdir Paris. Unutmayın ki, caz kulüplerini ziyaret etmeden yapacağınız bir Paris gezisi çok eksik kalacaktır…


Aşağıdaki link ile de Paris’te bulunan caz ile ilgili mekanları ve programlarını takip edip, tüm aktiviteleri tek bir internet sitesi üzerinden görerek Paris seyahatinizi daha keyifli bir hale getirebilirsiniz.

 

Sizleri son olarak Loft için oluşturduğum ve Paris şehrinde canlı kaydedilmiş parçalardan oluşan bir çalma listesi ile başbaşa bırakıyorum…

 


 

playlist
playlist

 

bottom of page