top of page

Let’s Dig In: Tülay German – Sound of Love


Tülay German – Sound of Love
Tülay German – Sound of Love

Let’s Dig In: Tülay German – Sound of Love

Her sesin bir hafızası vardır. Tülay German’ın sesi ise o hafızayı hem taşıyan hem de baştan yazan bir kudrete sahip. Sound of Love, yalnızca onun değil, dönemin ruhunun, sürgünün, cazın ve çok dilli bir isyanın kolektif belleğidir.

Bu albüm, bir ilk bakışta imkânsız gibi görünen bir buluşmanın kaydı. Vokalde Tülay German, piyanoda Don Pullen, kontrbasta Charles Mingus, davulda Dannie Richmond, tenor saksofonda George Adams ve trompette Jack Walrath… Her biri kendi alanında efsaneleşmiş bu müzisyenler, burada ortak bir dil inşa ediyor. Dili sözcüklerden değil, sezgiden, devinimden ve karşılıklı duyarlılıktan oluşan bir müzik.


Şarkıların Arasında

Açılış parçası “Duke Ellington’s Sound of Love”, albümün tonunu belirliyor: saygı duruşuyla başlayan bir özgürlük marşı gibi. Ardından gelen Fransızca parçalar ve caz standartları, German’ın yorumuyla yeni bir forma bürünüyor. “Cooking Breakfast for the One I Love” ya da “I Can’t Give You Anything But Love” gibi parçalar nostaljinin alanına dokunurken, “Summertime” ya da “The Thrill is Gone” gibi klasiklerde German’ın sesi bambaşka bir katman ekliyor.

Ama albümün en ilginç yönlerinden biri, repertuarın bu çeşitliliğine rağmen bütünlüklü hissettirmesi. Parçalar, farklı kültürlerden ve dönemlerden geliyor olabilir; fakat bu birliktelik, Tülay German’ın sesinde bir yörünge buluyor.


Aşk, Sürgün ve Caz

Sound of Love, adının çağrıştırdığı gibi yalnızca romantik bir anlatı değil. Buradaki aşk, bir yere, bir dile, bir sese ve bir geçmişe duyulan derin bağlılık olarak yankılanıyor. Bu da albümü sadece caz tarihinin değil, göçün, direnişin ve kişisel hafızanın da arşivine dönüştürüyor.

Tülay German için caz, sadece bir tür değil; bir ifade özgürlüğü alanı. Ve bu albüm, onun bu alanı ne kadar derinleştirebildiğinin güçlü bir örneği.


Dinlerken Ne Kazıyoruz?

Bu albüm kazıldıkça yalnızca müzikal değil, tarihsel bir katman da açığa çıkıyor. Bir sanatçının sürgünde kendine yeni bir ses kurma çabası, farklı coğrafyalardan müzisyenlerle kurduğu dostluklar ve bu dostlukların müziğe dönüşme biçimi…


bottom of page